Sevilay ÇOBAN

“Sağlık turizmi sektörü, şu an için vergilendirilememekte ve yeterince takip edilememektedir. Bu alanda ciddi bir dijitalleşme eksikliği gözlemleniyor. Ancak, sektörün büyüklüğü 200 milyar dolara ulaşmış durumda,” diyor genç girişimci ve Hop Health Kurucusu, CEO’su Dr. Eren Ünal. Geliştirdikleri platform ile sağlık turizmi ekosistemindeki tüm paydaşları bir araya getirerek, sektördeki verimliliği artırmayı amaçlıyorlar. Ünal, önümüzdeki aylarda yeni bir yatırım turunu tamamlayarak 5 milyon dolar yatırım almayı hedeflediklerini belirtiyor. Daha önce, bu yıl içerisinde Mehmet Ali Yalçındağ’ın yöneticiliğini yaptığı MADA VC’nin öncülüğündeki yatırım turunda 1 milyon dolar yatırım aldıklarını da ifade ediyor.

Dr. Ünal, yılsonundaki 18 milyon dolarlık ciro hedefine yaklaştıklarını ve 2025’te özellikle partnerlik sistemine odaklanacaklarını dile getiriyor. 2025 yılından itibaren ciroyu 30 milyon doların üzerine çıkarmayı planladıklarını vurguluyor.

Harcamalarının %60’ı alışveriş ve turizme gidiyor

Ünal, sağlık turizminin sadece tedavi hizmetleri ile sınırlı kalmadığını, konaklama, yeme-içme ve alışveriş gibi birçok alanda da kullanıcıya dokunacak öneriler sunarak sektörden alınan payı artırmayı amaçladıklarını ifade ediyor. “Geçtiğimiz dönemi 5 milyar dolarla kapatan sağlık turizmi gelirlerinin, 2025’te resmi olarak 6 milyar doları, gayri resmi olarak ise 10 milyar doları geçmesi bekleniyor. Ülkemize gelen hastaların harcadığı toplam paranın sadece yüzde 40’ı sağlık alanıyla ilgili. Geri kalan yüzde 60’lık kısım ise alışveriş, giyim, yemek ve turistik geziler için harcanıyor. Hop Health olarak, pastadan pay alan aktörlerden ziyade, pastayı büyüten bir yapı olmaya çalışıyoruz. Şu anda aylık ortalama 200-300 hastanın tedavisine aracılık ediyoruz. Önümüzdeki yıl ise ayda 1000 hasta hedefliyoruz. 2025 için hedefimiz 10 bin hasta ağırlamak. 2026 sonrasında ise bu sayıyı 30 bin hastaya çıkarmayı planlıyoruz,” diyor.

Türkiye’nin sağlık turizmi alanında bir marka haline geldiğini belirten Dr. Eren Ünal, “Ülkemiz, sadece ucuz turistin ucuz adresi olmaktan çıkmalı. Devasa havayolu şirketleri sağlık alanından pay alamıyordu. Biz bu aradaki köprüyü kurmayı başaracağız ve bu durum, pastayı önemli ölçüde büyütecektir. Sağlık harcamalarına gelen bir hastaya hastane, ‘ben oteline karışmam, transferine, yeme içmesine karışmam’ diyordu. Havayolu şirketi de, ‘ben sağlık kısmına karışmam, taşırım’ diyordu. Aslında bunların birbirini beslediği ve pastayı büyüttüğü bir hale getirmeye çalışıyoruz,” şeklinde önemli bir noktaya dikkat çekiyor.

Saçtan kardiyovasküler cerrahiye dönüşüm

Türkiye’nin hizmet ihracatında sağlık turizminin ilk sırada yer aldığını vurgulayan Ünal, “Türkiye’de estetik ve saç ekiminden diş tedavisine kadar birçok farklı hizmet sunulmakta. Ancak, bu durum tersine dönüyor. Çünkü bu hizmetler, Avrupalıların da kolaylıkla öğrenip sunabileceği alanlar haline geliyor. Öte yandan, onkoloji, kardiyovasküler cerrahi ve kardiyoloji gibi daha uzun süreli yatırımlar gerektiren branşlar var. Türkiye, sağlık turizmini bu alanlara kaydırıyor. Bu alanlar, maddi anlamda daha fazla getiri sağlayan ve hizmet kalitesinin daha net görülebileceği yerler. Hastaların tercihleri değiştikçe, bu hizmeti alan kitlenin profili de değişecek,” diye konuşuyor. Ayrıca, sağlık alanında bir fintek girişimine dönüşmeyi planladıklarını da ekliyor.

‘Merdiven altı bombası patlayacak’

Ünal, sağlık turizmini en çok olumsuz etkileyen etkenin ‘merdiven altı’ olarak tabir edilen işletmeler olduğunu belirtiyor ve şöyle devam ediyor: “Avrupa’dan gelen expat, 800 euroya saç ekimi yaptırmaya geldiğinde aslında merdiven altına kayıyor. Bu durum patlamaya hazır bir bomba ve yakında bu sorunun baş göstereceğinden endişeliyim. Fakat kardiyovasküler cerrahi gibi alanlarda merdiven altına inmek pek mümkün değil. Sektör, hem getiri hem de prestij açısından daha iyi bir konuma doğru evrilmekte. Bu durum, sektöre büyük bir avantaj sağlayacaktır.”

‘60 ülkeden talep aldık’

Ünal, Hop Health’in 2022 yılının sonunda kurulduğunu hatırlatarak, yatırımın yanı sıra daha stratejik ortaklara odaklandıklarını belirtiyor. “Dünyanın dört bir yanından Türkiye’ye hasta getirmeye çalışıyoruz. Avrupa ve ABD, ana pazarlarımız. Avrupa’da özellikle İngiltere ve Almanya gibi büyük pazarlar öne çıkıyor. Şimdiye kadar 60’dan fazla ülkeden talep aldık ve bunların 20’sinde hasta geldi. Asya pazarında henüz hiç bulunmuyoruz. Asya’da Türkiye, pek talep gören bir yer değil. Orada Hindistan tercih ediliyor,” diyor.

‘Sağlık ihracatı için Türkiye’de altyapı var’

Sağlık turizminin kamu ve devlet kurumları tarafından da desteklendiğine işaret eden Ünal, “Kamu tarafında şöyle bir düşünce var; sağlık turizmi oturduğunda, Türkiye sağlığı da ihraç edebilir. Sağlık turizmini değil, sağlığı ihraç etmek ne demek? Türkiye, yurt dışında doktor eğitimi verebilir, hastane kurabilir ve oradan sigorta satıp burada tedavi ettirebilir. Yani, bu sadece Türkiye’nin bir numaralı hizmet ihracat kalemi değil, aynı zamanda en önemli gelir kalemine dönüşebilir. Bunun için çok ciddi bir altyapı mevcut. Türkiye’nin satabileceği bir hizmet var ve bu, yurt dışında oldukça eksik. Örneğin, gastroenterolog Reşat Memişoğlu Kanada’da muayene ediyor, ancak orada ameliyat yapabileceği altyapı yok. Bu durum belki garip gelebilir, ama bu alt yapı Türkiye’de mevcut,” ifadelerini kullanıyor.