Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

    Türkiye’nin Otomotiv Sektöründe Gelecek Vizyonu: Elektrikli Araçlar ve Fırsatlar

    Türkiye’nin otomotiv sektöründe elektrikli araçların yükselişi ve gelecekteki fırsatlar üzerine kapsamlı bir bakış. Sektördeki yenilikler, yatırım olanakları ve sürdürülebilirlik odaklı vizyonlar hakkında bilgi edinin.

    Türkiye'nin otomotiv sektöründe elektrikli araçların yükselişi ve gelecekteki fırsatlar üzerine

    Özlem Sarsın: Türkiye’nin Otomotiv Sektöründe Gelecek Vizyonu

    Ege Otomotiv Derneği (EGOD) Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Torun, 2025 yılının otomotiv sektörü açısından zorlu bir dönem olacağını, ancak aynı zamanda çeşitli fırsatlar barındırdığını belirtti. Türkiye’deki otomotiv üreticileri, yan sanayi, yedek parça ve bakım onarım gibi sektör paydaşlarının, teknolojik gelişmeler, dijitalleşme ve birleşmeler yoluyla bu fırsatları değerlendirmesi gerektiğine dikkat çekti.

    Torun, elektrikli ve otonom araçların sektörde devrim yarattığını ve hem üreticiler hem de tüketiciler için yeni fırsatlar sunduğunu vurguladı. Geleneksel içten yanmalı motorların yerini, daha çevre dostu ve sürdürülebilir alternatiflerin aldığını ifade eden Torun, bu dönüşümün altyapıdan tedarik zincirine kadar birçok alanda yenilik yapma gerekliliğini beraberinde getirdiğini belirtti.

    Türkiye Coğrafi Avantajını Değerlendirmeli

    AB-ABD ve Çin arasındaki ticaret savaşlarının, coğrafi avantajı olan Türkiye’ye birçok fırsat sunduğunu vurgulayan Torun, “Çin’in ve BYD’nin hızlı yükselişini durdurabilmek amacıyla AB ve ABD, Çin otomobillerine vergi uygulamaya başladı. ABD’de Trump’ın göreve başlaması ile vergi oranının yüzde 100’e çıkarılması hedefleniyor. Çin araçları, ABD ve AB pazarında istenmiyor. Türkiye’de pek çok yabancı otomobil markası üretim yapıyor ve ihracatta ‘Made in Turkey’ markası kullanılıyor. Türkiye’nin AB ile gümrük birliği içinde olması nedeniyle de vergi ödenmiyor. Bu durum, Türkiye’nin AB pazarına yayılması için muhteşem bir fırsat sunuyor.” dedi.

    Torun, ayrıca Türkiye’nin ABD ile yaptığı ticari anlaşmaların da önemine dikkat çekerek, “Çin’in bir an önce burada üretim yapması, AB ve ABD pazarına hakim olabilmesi için kaçınılmaz bir fırsat. BYD, dünyanın pek çok ülkesinde montaj hattı ve ticari ve ağır vasıta fabrikaları kurmuş durumda. Avrupa’da da binek otomobil üretmeyi istiyor ve Türkiye, Çin dışında binek otomobil üreteceği ilk ülke olacak. Bu, Türkiye için büyük bir avantaj ve burada bir fırsat doğuyor. Bu da bölgemizdeki yan sanayi üretici sayısının artması ve mevcutların teknolojilerini geliştirmeleri anlamına geliyor.” şeklinde konuştu.

    Torun, “Ancak Türkiye’nin Gümrük Birliği’nde olması ve Çin’in bu fırsatı değerlendirecek olması, Gümrük Birliği’nin AB tarafından yeniden sorgulanmasına yol açabilir. ABD ile olan ilişkilerimizde de benzer bir durum söz konusu. Bu da işin siyasi ayağı.” ifadelerini kullandı.

    Elektrikli Araç Pazarındaki Değişimler

    Elektrikli araç pazarının dünyada ve Türkiye’de hızla büyümesinin, yedek parça ve bakım onarım sağlayan işletmeler için bazı zorluklar getirdiğine değinen Torun, “Şimdilik çok gündemde olmasa da yeni elektrikli otomobilleri sanayideki ustalara götüremeyeceksiniz. Bunun için büyük bir teknik bilgi ve donanıma ihtiyaç var. Okullarımızda henüz bu konu müfredata girmedi. Çin’deki meslek okullarında çocukları inanılmaz tekniklerle yetiştiriyorlar. Bu noktada araştırmalar yapıyoruz. Şu anda elektrikli araç markaları sadece kendi teknik ekipleriyle çalışıyor. Bu konuda bir takım standartlar da oluşturuluyor.” dedi.

    Torun, yetkili servislerin elektrikli araçlara müdahale edebilmek için belirli belgeler almak zorunda olduğunu ve eğer yetkili servisler ana üretici tarafından yetkilendirilmediyse, müşteri aracını başka bir serviste tamire verdiğinde, genel merkezin aracın yazılımını güncellemeyeceğini belirtti. Bu durumun, aracın işlevselliğini kaybetmesine neden olabileceğine dikkat çekti.

    Otomobile Olan Talep Artarak Devam Edecek

    Türkiye’de 2024 yılı itibarıyla 1 milyon 68 bin adet araç satıldığını ve 2025 yılında faizlerin düşmeye başlamasıyla talebin artarak devam edeceğini belirten Torun, otomobildeki gelişimin tüm yaşamı şekillendirmeye devam edeceğini ifade etti. “AB’de sınırda karbon vergisi ve sıfır karbon hedefi başlayacak. AB otomobil pazarı oldukça büyük. Karbon ayak izine yeni nesil büyük önem veriyor. Bu nedenle gelecek nesiller için önemli bir konu. Avrupa’ya mal satabilmek için sıfır karbon olmalısınız.” diyerek, dünya yeniden şekillenirken otomobil sektörünün de bu şekillenmeye ayak uydurduğunu vurguladı.

    Torun, “Önümüzdeki 5 yıl boyunca bu konuları kendi ülkemiz için de konuşacağız. Özellikle KOBİ’ler için birleşmeler kaçınılmaz bir son olacaktır. Her ne kadar bu kültürümüze uymasa da mecbur kalınacaktır.” diyerek sözlerini tamamladı.

    2050’ye Kadar Hibrit Araçlar Daha Yaygın Olacak

    Elektrikli araçların hızla yayıldığını ve Türkiye’deki pazar payının yüzde 11’e çıktığını aktaran Torun, “Bu rakam geçen yıl yüzde 3-4 civarındaydı. Elektrik ve hibrit pazarı giderek büyüyor. Ancak tüm dünyada ve Türkiye’de sadece elektrikli otomobil yerine hibrit ya da plug-in seçeneğinin daha fazla tercih edileceğini düşünüyorum. 2050 yılına gelindiğinde hibrit seçenekler daha yaygın hale gelecek. Geleceğin otomobil tamircileri, tıpkı bir beyin cerrahının sahip olduğu bilgi ve yeteneğe sahip olacak. Geleneksel yöntemler artık geçerliliğini yitiriyor. Eğitim altyapımızı bir an önce dönüştürmeliyiz.” dedi.