Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

    Türkiye’nin Milli Uydu Şirketi ve Uzay Teknolojileri Gelişimi

    Türkiye’nin milli uydu şirketi ve uzay teknolojileri gelişimi hakkında detaylı bilgiler ve yenilikçi projeler. Uzayda Türkiye’nin geleceği!

    Türkiye'nin milli uydu şirketi ve uzay teknolojileri gelişimi hakkında detaylı

    Türkiye’de Uydu Teknolojileri ve Milli Uydu Şirketi

    Türkiye, uydu teknolojilerinde elde edilen Ar-Ge ve üretim kabiliyetlerinin ticarileştirilmesi ile ulusal güvenliğe katkı sağlamak amacıyla bir “milli uydu şirketi” kurmayı planlıyor. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın “2030 Sanayi ve Teknoloji Stratejisi” kapsamında, Türkiye’nin uzay ve uydu alanındaki çalışmaları devam edecek. BİLSAT, RASAT, GÖKTÜRK uydu projeleri ve metre altı çözünürlükteki milli görüntüleme uydusu İMECE sonrasında, Türkiye, kendi yer gözlem uydusunu ve yer istasyonunu tasarlayıp üretebilen ülkeler arasında yer almayı başardı.

    TÜRKSAT 6A’nın yerli imkanlarla geliştirilmesi, milli uydu markasını oluşturma yolunda atılmış önemli bir adım olarak değerlendirilmektedir.

    Uzay Teknoparkı Kurulacak

    Türkiye için mevcut uydu üretim, test ve altyapı kaynaklarının daha verimli kullanılması, insan kaynağının etkin bir şekilde değerlendirilmesi, mükerrer yatırımların önüne geçilmesi ve dünya ile rekabet edebilecek yapıda bir milli uydu şirketinin kurulması hedefleniyor. Bu bağlamda, uydu teknolojilerinde elde edilen Ar-Ge ve üretim kabiliyetlerinin ticarileştirilmesi ve ulusal güvenliğe katkı sağlanması amacıyla bir “milli uydu şirketi” kurulması planlanıyor.

    Milli uydu şirketinin kurulmasıyla, uydu ekosistemindeki kamuya ait yapılar tek çatı altında toplanarak koordinasyonun artırılması ve insan kaynağı ile altyapıların verimli kullanılması sağlanacaktır. Bu çalışmalarla, Türkiye’nin uzay alanında daha rekabetçi hale gelmesi ve uluslararası pazarda güçlü bir konuma ulaşması öngörülmektedir.

    Savunma sanayisinde elde edilen başarının uzay teknolojilerinde de yakalanabilmesi için güçlü bir ekosistem inşa edilmesi amaçlanmaktadır. Bu amaçla Sanayi ve Teknoloji Bakanlığına bağlı Türkiye Uzay Ajansı (TUA) kurulmuş olup, bu alandaki teknoloji geliştirme çalışmaları için gerekli altyapının tesis edilmesi, nitelikli insan kaynağının geliştirilmesi ve işbirliği ortamının oluşturulması için uzay teknolojileri odaklı bir teknopark devreye alınacaktır.

    Ankara’da kurulacak bu teknoparkta yürütülecek yenilikçi teknolojilerle, Türkiye’nin küresel uzay ekonomisinden daha fazla pay alması beklenmektedir. Uzay teknolojilerinin savunma sanayisinde kullanılmasının, Türkiye’nin askeri operasyon ve savunma kapasitesini önemli ölçüde artırması, yüksek çözünürlüklü yer gözlem uyduları sayesinde sınır güvenliği, istihbarat toplama ve operasyon planlaması gibi kritik alanlarda büyük avantajlar sağlaması öngörülmektedir.

    Yeni Destekler Yolda

    Rekabet Öncesi İşbirliği Destek Programı kapsamında, uydu teknolojileri geliştirme projeleri için alçak dünya yörüngesinde çalışacak uydu teknolojilerinin kritik alt bileşenlerinin, yer sistemlerinin ve özel iletişim altyapısının kurulmasına yönelik projelere destek sağlanması planlanmaktadır. Bu kapsamda, 200 kilogram altındaki uydu projelerinin tasarım, geliştirme, prototip, test, doğrulama, fırlatma ve yörüngede çalışma test süreçlerinin tamamı desteklenecektir.

    HIT-30 Yüksek Teknoloji Destek Programı kapsamında “haberleşme ve uzay” alanı, öncelikli sektörlerden biri olarak tanımlanmış ve bu başlık altında, alçak yörünge uydu sistemleri, yeni nesil haberleşme altyapıları ve akıllı haberleşme cihazları yatırımlarının desteklenmesi karara bağlanmıştır. Ayrıca, TUA tarafından lazer HB11 füzyon enerji dönüşümü laboratuvar test altyapısının kurulması da planlanmaktadır.

    İlaçta Hedef ‘Net İhracat’

    Türkiye’de biyoteknoloji alanında yenilikçi çözümler sunacak, akademik ve endüstriyel paydaşları bir araya getirecek ve kanserden metabolik hastalıklara kadar geniş bir yelpazede çözümlere katkı sağlayacak “Ulusal Omiks Platformu” kurulacak ve “Biyoteknoloji Üretim Programı” devreye alınacaktır. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın “2030 Sanayi ve Teknoloji Stratejisi”ne göre, kurulması planlanan “Ulusal Omiks Platformu”, büyük veri setlerinin güvenilir ve sistematik şekilde toplanmasını, depolanmasını ve analiz edilmesini sağlayarak biyoteknoloji ve tıp alanlarında çağdaş çözümler sunmayı hedefliyor.

    Ulusal Omiks Platformu, yapay zeka ve kişiselleştirilmiş tıp ile entegre edilerek sistem biyolojisinin merkezde olduğu akıllı sağlık sistemlerinin temelini oluşturacak çok yönlü bir altyapı sunma potansiyeline sahiptir. “Biyoteknoloji Üretim Programı” ile de Türkiye’nin yüksek seyreden biyoteknolojik ilaç ithalatının azaltılması ve uzun vadede net ihracatçı konumuna geçiş yapılması hedeflenmektedir.

    Bu kapsamda TÜBİTAK, üniversiteler ve Sağlık Bakanlığı işbirliğiyle, biyoteknoloji araştırma altyapılarının yetkinliklerinin artırılması, kamu alımlarının kaldıraç olarak kullanılarak yerli biyoteknolojik ilaç üretiminin desteklenmesi planlanmaktadır. Biyoteknoloji alanında bütüncül bir ekosistem inşa edilmesi ve Türkiye’nin küresel biyoteknoloji yarışında güçlü bir oyuncu olması hedefiyle 2022’de kurulan Biyoteknoloji İhtisas OSB, girişimcilerin, bilim insanlarının ve sanayicilerin bir araya geldiği bir platform olarak hizmet vermektedir.

    Gelecek 5 yılda, ilk sırada onkoloji olmak üzere, immünoloji, diyabet ve obezite alanlarında büyümenin diğer alanlara göre çok daha hızlı olması öngörülmektedir. Ayrıca, nadir nörolojik bozukluklar, Alzheimer, Parkinson ve migrene yönelik yeni tedavilerin, gelecek yıllarda nöroloji alanındaki büyümeyi artıracağı tahmin edilmektedir.

    2019’da küresel ilaç satışlarının yüzde 31’i biyoteknolojik ilaçlardan oluşurken, bu oran Kovid-19 aşılarının etkisiyle 2021’de yüzde 39’a, 2023’te ise yüzde 41’e yükselmiştir. Biyoteknolojik ilaç payının, hücre ve gen tedavileri ile biyobenzerleri de içerecek şekilde 2028 yılında yüzde 46’ya çıkması beklenmektedir.

    Türkiye ilaç pazarı, 9,35 milyar dolarlık pazar büyüklüğüyle dünya ilaç pazarı sıralamasında ilk 20’de yer almakta ve biyoteknolojik ürünler bu pazarın yüzde 17,6’sını oluşturmaktadır. Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu tarafından ruhsatlandırılmış 374 biyoteknolojik ilaç ve 103 biyobenzer ilaç bulunmaktadır. Bunlardan 33 biyobenzer ilacın üretimi Türkiye’de gerçekleştirilmektedir.

    Hücre kültüründen itibaren Türkiye’de geliştirilen yerli bir biyoteknolojik ilaçla birlikte, bu alan üst politika, strateji ve teşviklerle önceliklendirilmektedir. Sektöre bugüne kadar sağlanan 1,1 milyar dolarlık yatırım teşviki desteğiyle, ilaç sanayisinin son 7 yılda biyoteknolojik ilaçlar içindeki imal ilaç payını kutuda yüzde 8 seviyesinden yüzde 33’e, değerdeki payını ise yüzde 1’den yüzde 9’a çıkardığı görülmektedir.