Türkiye Madenciler Derneği Başkanı Mehmet YILMAZ’ın Açıklamaları
Madencilik, ülkelerin ekonomik bağımsızlığının şekillenmesinde temel bir rol oynayan niş alanlardan biridir. Bir ülkenin kendi yeraltı zenginliklerini işleyebilme yeteneği, o ülkenin ekonomik özgürlüğünü kazanması anlamına gelmektedir. Bu bağlamda, Türkiye’nin dışa bağımlılığını azaltma noktasında madenciliğin önemi oldukça büyüktür. Sektörün dış ticaret açığı içindeki payı, petrol ve doğal gaz ile birlikte yaklaşık 100 milyar doları bulmakta; yalnızca maden kaynaklı dış ticaret açığı ise yaklaşık 60 milyar dolar düzeyindedir. Bu veriler ışığında, dövizi tutma ve dışa bağımlılıktan kurtulma konusunda madenciliğin kritik bir rolü olduğu ortaya çıkmaktadır.
2024 yılına baktığımızda, ihracatın önceki yılın altında kalmadan 6-6,5 milyar dolar civarında bir rakamla yılı kapatacağını öngörüyoruz. Mevzuatta beklenen düzenlemelerle, bu ihracat rakamını önümüzdeki yıl 10 milyar doların üzerine çıkarmak mümkündür. Türkiye’de üzerinde durulması gereken önemli bir diğer konu ise değerli madenler ile ilgili üretim artışıdır. Örneğin, getirilen kota nedeniyle bu yılki altın ithalatı geçen yıla göre azalmış ve bu durum, ülkedeki altın fiyatlarının yükselmesine yol açmıştır. Bu gelişmeler ışığında, önümüzdeki yıl için yaptığımız değerlendirmelerde, kota koymanın ekonominin bir gereği olabileceğini düşünüyoruz; ancak sorunun kesin bir çözümü için üretimi artırmak gerekmektedir. Eğer kendi ülkemizdeki üretimi artırabilirsek, kurşun, bakır, çinko, demir, kömür, mermer, doğal taş ve altın gibi kaynakları yerli olarak üretebilir ve bunları Türk Lirası ile ekonomimize kazandırabilirsek, bu tür kotalara ihtiyaç kalmayacaktır.
Öte yandan, Türkiye doğal taş rezervleri bakımından son derece zengindir. 2025’te Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı’nın strateji belgesinde de ifade edildiği üzere, mevzuatta beklenen iyileştirmeler, özellikle orman ve mera alanlarındaki düzenlemelerle birlikte, ülkemizin madencilik potansiyelini daha da artıracaktır. Bu doğrultuda, daha fazla maden üretilerek ülkeye döviz girişi sağlanmalıdır. Bizim yaklaşımımız ise, her zaman önceliği insana ve çevreye vererek, katma değerli madencilik anlayışını sürdürülebilirlik ilkeleriyle birleştirerek hareket etmektir. 2025 yılı için böyle bir perspektifimiz bulunmaktadır.
Kömür Madenciliği ve Kalite İyileştirme
Kömür madenciliği, sektörümüz açısından önemli bir konudur. Ukrayna-Rusya savaşı, Avrupa ülkelerinin doğal gaz tedarikinde ciddi kırılmalara yol açmıştır. Avrupa’nın birçok ülkesi, kömür kaynaklarına yönelmiştir. Bu durumda, 20 milyar ton civarında kömür rezervi bulunan Türkiye’nin de bu kaynakları değerlendirmesi elzemdir. Kömürümüzün kalitesini iyileştirmek, kükürt oranını ve kül oranını düşürmek ve kaloriyi daha ekonomik hale getirmek için yollar bulunmaktadır. Teknolojik iyileştirmelerle kömürden gaz elde etme ve kömürün kalitesini artırma yöntemleri üzerinde durulmalıdır. Bunun yanı sıra, yenilenebilir enerji kaynaklarını da göz önünde bulundurarak, enerjide kömürün kullanımını belirli bir seviyeye oturtmamız gerekmektedir. Çünkü yer altındaki kaynaklarımız, değerlendirilmediği sürece kimseye fayda sağlamayacaktır. Bu nedenle, insanı ve çevreyi önceleyerek var olan tesislerimizin kapasitelerini unutmadan kömürü, enerji kaynakları arasında önemli bir parça olarak konumlandırmalıyız.
Yeşil Dönüşüm ve Madencilik
Temiz enerji teknolojilerinin üretilmesinde önemli rol oynayan nadir toprak elementlerinin de büyük bir önemi vardır. Yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımının artırılması ile birlikte, dünya genelindeki madencilik faaliyetlerinin 6 ile 9 kat artacağı öngörülmektedir. Bu kapsamda, Türkiye’nin yeşil dönüşüm yolunda yerini sağlamlaştırması büyük bir gerekliliktir. Yeşil dönüşüm ile madenciliği entegre etmek zorundayız; aksi takdirde, bu dönüşüm araçlarını ve gereçlerini bulmakta zorlanacağız. Türkiye Madenciler Derneği (TMD) olarak, sürdürülebilir madenciliği artırmaya yönelik bir dizi standart oluşturmaya çalışıyoruz. 6 Aralık’ta yapılması planlanan Milli Madencilik Zirvesi’nde, sürdürülebilir madencilik çalışmalarına dair Türkiye’deki iyi örnekler sergilenecektir.
Dernek olarak, sektörde iş güvenliği, halkla ilişkiler ve şeffaflık gibi başlıkları öncelikli hedeflerimiz arasında belirledik. İyi örneklerin sayısını artırma yönünde önemli bir çabamız var. Bunu, uluslararası standartlarla Türkiye’yi birleştirerek gerçekleştirmenin mümkün olduğuna inanıyoruz.
DEİK ile İş Birliği
Son olarak, önümüzdeki yıl TMD ve Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) olarak madencilik sektörünü geliştirmek üzere yoğun bir program izleyeceğiz. DEİK kapsamında önemli planlarımız bulunuyor. Türk madenciliğini uluslararası arenada tanıtmak, imkanlarımızı paylaşmak ve olası yeni yatırımları tartışmak amacıyla, dünyadaki büyük iki alanda Bakanlığımızla birlikte etkinlikler düzenleyeceğiz. Bunlardan biri madencilik alanında, diğeri ise enerji alanında olacak. Bu bağlamda, üretim ve ihracat hedeflerimize ek olarak, bu tür faaliyetlerle sektörü büyütmeyi planlıyoruz. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı ile birlikte sektörümüzü büyütme yönünde büyük bir misyonun sorumluluğunun altında olduğumuzu unutmamalıyız.