Türkiye Ekonomisinde Stagflasyon Endişesi
Türkiye ekonomisi, yüksek enflasyon süreci boyunca, hem çalışanlar hem de emekliler için zorlu bir dönem geçiriyor. Üreticiler ve şirketler de bu olumsuz etkilerden nasibini alıyor. Son günlerde ise Türkiye’nin yılın son çeyreğinde “ekonomide enflasyon artışı ile durgunluğun aynı anda yaşanması” anlamına gelen stagflasyon tehlikesiyle karşı karşıya olduğu yönünde yorumlar yapılıyor.
Hem Ücretliler Hem Şirketler Zorda
Türkiye’de hükümet, yüksek enflasyonla mücadele için faiz artırımı ve ücret baskılaması gibi yöntemleri kullanarak tüketimi azaltmaya çalışıyor. Ancak bu durum, milyonlarca çalışan ve emekli için enflasyon karşısında giderek daha fazla fakirleşme anlamına geliyor. Şirketler tarafında ise enflasyonla mücadelede tercih edilen yollar, ciddi sıkıntılara yol açıyor. Son olarak, hükümetin vergi gelirlerini artırmak için uygulamaya koyduğu “enflasyon muhasebesi” nedeniyle, iş dünyasında yeni yatırımlar neredeyse durma noktasına geldi.
İş Dünyası Tepkili
Müstakil İş Adamları ve Sanayicileri Derneği (MÜSİAD) tarafından yapılan açıklamada, “KOBİ’lerimiz başta olmak üzere sanayicimizin bu ay uygulanması istenen enflasyon muhasebesinin oluşturacağı haksız vergiyi yüklenme durumu ve imkânı bulunmamaktadır.” denildi. Ayrıca, İstanbul Sanayi Odası (İSO), İstanbul Ticaret Odası (İTO) ve Ankara Sanayi Odası (ASO) gibi kuruluşlar da bu düzenlemeyi eleştiriyor ve geri alınmasını talep ediyorlar. Bazı ekonomistler, önümüzdeki aylarda hane halkları ve şirketler için durumun daha da ağırlaşacağı uyarısında bulunurken, diğerleri ise enflasyonla mücadelenin başarılı olması için bu “acı fatura’nın” ödenmesi gerektiğini savunuyor.
DW Türkçe Servisi, beş soruda stagflasyonun nedenlerini, sonuçlarını ve bu tehlikeli ortamdan nasıl çıkılabileceğini araştırdı…
Stagflasyon Nedir?
Ekonomi ve finans literatüründe ‘stagnasyon’ (durgunluk) ile enflasyonun aynı anda görüldüğü süreçlere, iki kelimenin birleşimiyle oluşturulan ‘stagflasyon’ denir. Bu kavram, bir ülkenin ekonomisinde fiyat artışlarının devam ederken büyümenin durma noktasına geldiği dönemleri tanımlar. Stagflasyon, toplumsal refah açısından en tehlikeli durumlardan biri olarak kabul edilmektedir.
Bir Ekonomi Neden Stagflasyon Sürecine Girer?
İktisat bilimi, stagflasyon sürecine yol açan başlıca nedenler arasında yanlış para ve maliye politikaları sonucunda yükselen enflasyonu göstermektedir. Bunun yanı sıra, iç ve dış nedenlerle döviz kurlarında yaşanan dalgalanmalar ve bölgesel finansal krizler de bu durumu tetikleyebilir. Yüksek enflasyon ve belirsizlik ortamı, halkın tüketim harcamalarını kısıtlamasına ve şirketlerin yeni yatırım ve istihdam yaratma planlarını askıya almasına neden olur. Böylece ekonomide ortaya çıkan düşük büyüme ve hatta küçülme durumu, stagflasyon sürecine girildiği anlamına gelir.
Türkiye Stagflasyon Sürecine Girdi Mi?
Resmi verilere göre Türkiye henüz tam anlamıyla stagflasyon sürecine girmiş değil. Ancak büyümeye yönelik öncü göstergeler, aylık bazda enflasyon artışının devam etmesi ve enflasyonla mücadelenin para politikaları ile sınırlı kalması, önümüzdeki aylarda stagflasyon tehlikesinin arttığına işaret ediyor. Son iki yıl içinde Türkiye, dünyanın en yüksek enflasyon oranlarına sahip ülkelerinden biri haline geldi. Temmuz 2024 verilerine göre Türkiye, yıllık bazda yüzde 61,78 enflasyon ile AB ülkeleri arasında birinci, G-20 ülkeleri arasında ise Arjantin’den sonra ikinci sıradadır. Ayrıca döviz kurlarındaki artış ve TL’nin değer kaybı da dikkat çekmektedir. Örneğin, son üç yılda dolar kuru 8,5 TL’den 33,7 TL’ye, Euro kuru ise 9,9 TL’den 37,2 TL’ye yükselmiştir. Enflasyonla mücadele kapsamında büyümenin yavaşlama eğilimine girmesi, Türkiye’nin stagflasyon sürecinin yakın olduğuna dair görüşleri güçlendiriyor.
Stagflasyonun Sonuçları Nelerdir?
Stagflasyon sürecinin en endişe verici boyutu, istihdam piyasası üzerindeki yıkıcı etkileridir. Stagflasyon yaşandığında işsizlik artar ve fiyatlar yükselmeye devam eder. Bu durumda çalışanların ve emeklilerin yaşam koşulları giderek kötüleşir. Yüksek maliyetlere dayanamayan şirketler, önce işten çıkarmalara, ardından da iflasa doğru bir süreç içine girebilir. Türkiye’deki son istihdam verileri, işsizlikte yükseliş emareleri olduğunu göstermektedir. TÜİK verilerine göre, 2024 yılı Haziran ayında 15 yaş ve üzeri işsiz sayısı bir önceki aya göre 234 bin kişi artarak 3 milyon 305 bin kişiye ulaşmıştır. İşsizlik oranı ise 0,7 puan artışla yüzde 9,2 seviyesine gelmiştir. Zamana bağlı eksik istihdam ve potansiyel işgücü oranı ise yüzde 29,2’ye çıkarak önemli bir seviyeye ulaşmıştır. Genç nüfusun işsizlik oranı da artış göstermekte, 15-24 yaş grubunda bu oran yüzde 17,6’ya çıkmıştır.
Bir Ülke Stagflasyon Ortamından Nasıl Çıkabilir?
Yüksek enflasyonla mücadele eden bir ülkede, para ve maliye politikaları ile fiyat bozulmalarını önlemek için kullanılan araçlar, çoğu zaman ekonomik durgunluğa yol açabilir. Bir yandan enflasyonu düşürmek, diğer yandan yüksek büyüme rakamlarına ulaşmak, iktisat bilimi açısından zordur. Enflasyonla mücadelede atılacak ilk adım, faizlerin artırılması yoluyla ekonominin soğutulmasıdır. Türkiye’de 28 Mayıs 2023 seçimlerinin ardından Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in ekonomi yönetimine gelmesiyle politika faizi 9 ayda yüzde 8,5’ten yüzde 50’ye yükselmiştir. Bu oran, mart ayından bu yana sabit kalmıştır. Ayrıca, stagflasyondan çıkış için bankalardaki mevduatlara ilişkin zorunlu karşılık oranlarının artırılması da önemli bir adımdır. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), kısa vadeli TL mevduatlar için zorunlu karşılık oranını yüzde 8’den yüzde 12’ye, uzun vadeli mevduat için ise sıfırdan yüzde 8’e yükseltmiştir. Vergi artışları, enflasyon muhasebesi, fiyat ve ücret artışlarına müdahale gibi yöntemler de stagflasyondan çıkış için genel kabul gören araçlardır. Tüm bu adımların başarılı olabilmesi için hükümet ile merkez bankası arasında koordinasyon sağlanması gerekmektedir. Türkiye’de, enflasyonla mücadelenin başarılı olabilmesi için belli bir süre büyümeden ödün verilmesi gerekecektir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “faiz neden, enflasyon sonuçtur” önermesi gibi, “büyümeden taviz vermeden enflasyonla mücadele ederiz” yaklaşımında ısrar edilmesi durumunda, fiyat artışlarını durdurmak konusunda başarı sağlamak zorlaşacaktır.
Özetle, enflasyonla mücadele sürecinde ekonomide oluşacak durgunluk ve artan işsizlik karşısında, hükümetin hane halklarını nasıl koruyacağı ve bu “acı fatura”nın ne oranda can yakacağı belirleyici olacaktır.