Güneş DOĞDU SOYLU ve Samlı Solar’ın Hedefleri
Samlı Solar Yönetim Kurulu Üyesi Kamil Samlı, Avrupa Birliği (AB) Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’nın (SKDM) enerji sektörüne önemli bir canlılık getirdiğini ifade etti. Bu mekanizma sayesinde işletmelerin karbon ayak izlerini ölçümlemek için kapsamlı çalışmalar yürütmekte olduklarını belirtti. 2024 yılı itibarıyla ekonomik ve enerji sektöründeki teknik durağanlık nedeniyle hedeflerin yeniden gözden geçirildiğini, ancak 2025 yılında beklenenden çok daha hızlı bir büyüme planladıklarını dile getirdi.
Samlı, “Bu yılın başında 100 MW’a yakın iş takibimiz vardı. Ancak bu projeler, ekonomik göstergelere paralel olarak ilerleme kaydetmedi. 2025 yılı ile birlikte hem yeni kapasitelerin açılacak olması hem de bekleyen birçok projenin hayata geçmesiyle, 2025 yılı hedefimizi 150 MW’a çıkardık” şeklinde konuştu.
EPDK’nın Rolü ve Depolama Destekli Güneş Enerjisi
Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’nun (EPDK) geçen yıl dağıttığı yaklaşık 20 GW güce sahip depolama destekli güneş enerjisi lisanslarının önemine dikkat çeken Samlı, bu hedeflerin yükseltilmesinde depolamalı santrallerin varlığının ve sisteme entegrasyonunun kritik bir rol oynadığını vurguladı.
Samlı, “Küresel çapta yaşanan ekonomik daralma, ülkemizin kemer sıkma ve enflasyonla mücadele süreci, güneş enerjisi sektöründe birçok projenin rafa kalkmasına neden oldu. İSO İlk 500’de yer alan firmaların yeşil mutabakat kapsamındaki büyük projeleri bile yurt dışı kaynaklara ihtiyaç duyar hale geldi. Daha önce 2016 ve 2018 yıllarında yaşadığımız bu durgunluğa firma olarak temkinli yaklaşıyoruz. Tüm projeler 2025 yılının ilk çeyreğinden itibaren devam edecektir” ifadelerini kullandı.
TEİAŞ Kapasite Sorunları
Güneş enerjisi projelerindeki gerilemenin yalnızca ekonomik durgunluktan değil, aynı zamanda teknik kapasite daralmasından kaynaklandığını belirten Samlı, TEİAŞ kapasitelerinin mevcut durumunun sıkıntılı olduğunu kaydetti. “Bir iznin, yani çağrı mektubunun çıkabilmesi için bazı teknik kriterlerin yeterliliğine bakılıyor. Bunlardan biri de TEİAŞ kapasiteleri. Söz konusu yatırımın şebeke bağlantısının yapıldığı alandaki indirme merkezine ayrılan yenilenebilir enerji kapasiteleri burada önem taşıyor. 2024 yılı başından bu yana ülkemizde bu kapasiteler dolmuş durumda” dedi.
Samlı, “Öz tüketim yapan işletmeler, maddi kaynak yaratabilseler bile kapasite yokluğundan dolayı projelerini hayata geçiremiyor. Ayrıca, BAE ve Suudi Aramco gibi şirketlerin yatırım yapması için tahsis edilmeye çalışılan kapasiteler de motivasyonu olumsuz etkiliyor. Bakanlığımızdan en kısa sürede teknik hesaplamaları yapıp yeni kapasiteleri yayınlamasını bekliyoruz” şeklinde konuştu.
GES Kurulu Gücü ve GENSED’in Rolü
Mevcut teknik altyapı sorunlarının aşılması için GENSED’in teklifine vurgu yapan Samlı, “Ülkemizde özellikle bölgemizdeki çatıların tamamına GES kurulumu yapsa bile, bu sistemler tüketiminin en fazla yüzde 20 veya 30’unu karşılayacak kapasitede. Yani bu firmalar, şebekeye ters yönde enerji iletme olanağına sahip değiller. TEİAŞ’a ters yönde enerji gitmeyeceği için bu kapasite problemini ortadan kaldırmış oluyorlar” dedi.
Samlı, GENSED’in geçtiğimiz aylarda önerdiği mevzuata 5.1.j maddesinin eklenmesi gerektiğini belirterek, “Bu madde, işletmelerden ters yönde enerji göndermeyeceğine dair söz alarak, buna göre çağrı mektubu vermeyi öngörüyor. Ters yönde şebekeye elektrik iletilmesinin engellenmesi için SCADA kontrolleri kullanılabileceği ifade ediliyor. Eğer bu öneri hayata geçerse, ülkemizin GES kurulu güç artışı ivmelenebilir. Bu öneriyi destekliyoruz ve EPDK yetkililerinin olumlu bir mevzuat hazırlamasını bekliyoruz” dedi.
Elektrik Fiyatları ve Yenilenebilir Enerji İhtiyacı
Elektrik fiyatlarına bu yılın başında yapılan zamla birlikte güneş enerjisine olan ihtiyacın daha da arttığını vurgulayan Samlı, “Hükümet, enerji fiyatlarını uzun süre sübvanse etti ve fiyatlar 4 TL’ye kadar dayandı. Sanayiciler ve tüccarlar, enerji maliyetlerini düşürmek için daha fazla çaba sarf etmek zorunda kalacaklar” dedi.
Eski Santrallerin Verimliliği ve Yatırım İhtiyacı
Samlı, 2013 yılındaki mevzuata göre kurulan ve devletin 10 yıllık enerji alım garantisi ile hayata geçirilen santrallerin desteklenmesi gerektiğini belirtti. “2023 sonu itibarıyla ülkemizde 10 yıllık alım süresi sona eren santraller ortaya çıkmaya başladı. Bu santrallerin işletmecileri, yıllarca kilovatsaati 0,13 dolardan enerji sattıkları için olumsuz bir şekilde değerlendiriliyor. Oysa tüm mevzuatı aynı bürokratlar hazırladı ve yatırımcılar büyük kredilerle bu projeleri tamamladı” dedi.
Samlı, “Bu tesisler ülkemiz için son derece önemli. 250-280 wattlık, 8-10 yıl öncesinin panelleriyle kuruldu ve yenilenmeleri gerekiyor. Bu yeni yatırımların gerçekleştirilmesi için yatırımcıların kaynak yaratabilmesi gerekiyor. Dağıtım bedeli üzerindeki yük, en büyük engel. Bugün itibarıyla 3,50 liraya satılan enerji için 1,17 lira dağıtım bedeli ödeniyor ve gelen paranın neredeyse yüzde 40’ı dağıtım şirketine gidiyor” şeklinde konuştu.
Samlı, çözüm önerisi olarak, tüketim tarifesi bedeli üzerinden enerji satın alınmasını ve talep eden tesis sahiplerine lisans alma hakkı tanınmasını önerdi.
SKDM ve Sektöre Etkisi
AB Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’nın sektörde farklı bir hareket yarattığını belirten Kamil Samlı, bu uygulamanın şu an için yalnızca 5 sektörde hayata geçirileceğini hatırlattı. “Türkiye’nin rekabetçi olduğu gıda, tarım, tekstil ve otomotiv yedek parça sektörlerinde, önümüzdeki yıllarda uygulanacak yeşil mutabakat şartlarına uyum için, içinde bulunduğumuz dönemin daha uygun bir fırsat sunacağını düşünmüyorum. Projelerin geliştirilmesi ve kurulumların tamamlanması için yeterli süre olduğunu düşünüyoruz” dedi.
Samlı, yakın bir zamanda karbon ayak izi ölçüm hizmeti vermek için çalışmalara başlayacaklarını belirterek, “Türkiye’nin bu sürece tam olarak adapte olması şart” dedi.