“Papa Kehaneti” (The Prophecy of the Popes) adlı eser, İrlandalı ünlü piskopos Saint Malachy’ye atfedilmektedir. Bu kehanet, ilk kez 1590 yılında keşiş Arnold Wion tarafından yayımlandı ve günümüzde bu el yazmasının Vatikan’ın Gizli Arşivleri’nde güvenle saklandığına inanılmaktadır. Eser, papa seçimleri ve dönemleriyle ilgili kehanetleri içerdiği iddia edilerek, dini ve tarihi açıdan büyük ilgi uyandırmıştır.

Dünyanın Sonu Tahmini ve Metnin Anlamı

Kitapta yer alan 112 Latince ifade, Papa Celestine II’den başlayarak her birinin farklı dönemlerdeki papalara atfedildiğine inanılır. Bu ifadeler, özellikle bazı uzmanlar ve araştırmacılar tarafından, papaların dönemlerini ve iktidar sürelerini temsil eden semboller veya şifreler olarak yorumlanmıştır. Örneğin, Papa Sixtus V için kullanılan “Bir işaretin ortasındaki eksen” ifadesi, onun dönemine veya özelliklerine işaret ettiği düşünülür. Bazı akademisyenler, bu ifadenin onun görev süresinin, ilk papanın döneminden 442 yıl sonra başlamasına atıf yaptığı görüşündedir. Bu hesaplamalara göre, dünyanın sonunun 2027 yılında gerçekleşebileceği öne sürülmektedir; zira bu tarih, ilk kehanetin başlangıcıyla 442 yıl sonra geliyor.

Metnin Orijinalliği ve Günümüzdeki Durumu

Ancak, modern akademik çevreler ve araştırmacılar, bu metnin orijinal olmadığı ve büyük olasılıkla siyasi veya dini çıkarlar doğrultusunda uydurulmuş, şifreli ve sahte bir belge olabileceği konusunda hemfikirdir. Uzmanlar, bu kehanetlerin kesin ve bilimsel bir temel taşımadığını, daha çok spekülasyon ve mitler üzerine kurulu olduğunu vurgulamaktadır. Ayrıca, popüler kültürde ve bazı romanlarda, Steve Berry’nin The Third Secret (Üçüncü Sır) ve James Rollins’in The Doomsday Key (Kıyamet Anahtarı) gibi eserlerde de bu kehanetlere göndermeler yapıldığı bilinmektedir.

Sonuç ve Uyarılar

Uzmanlar ve dini otoriteler, bu tür kehanetlerin kelimesi kelimesine ciddiye alınmaması gerektiğini, Kıyamet Günü ve kıyamet zamanının insanların tahmin edemeyeceği gizemli ve bilinmeyen bir konu olduğunu sık sık hatırlatmaktadır. Her ne kadar kehanetler merak uyandırıcı olsa da, bilimsel ve tarihsel açıdan doğruluğu kesin olmayan bu tür iddialara temkinli yaklaşmak en doğrusudur.