Nükleer Enerji Projeleri ve Gelişmeler
Geçtiğimiz yıl tamamlanan ve büyük ölçekli nükleer reaktörlerden oluşan toplamda 6 proje, dünya genelindeki enerji dinamiklerini etkileyen önemli adımlar arasında yer aldı. Bu projelerin ikisi Çin’de, geri kalanları ise Fransa, Hindistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve ABD’de inşa edildi. 2020-2024 döneminde yapımına başlanan 38 reaktörün dikkat çeken bir özelliği, hepsinin ya Çin ya da Rus tasarımı olmasıdır. Özellikle, 2020 yılında başlatılan 5 projeden 4’ü Çin, yalnızca biri ise Rusya tasarımına sahiptir. 2021 yılında ise 17 projeden 6’sı Rus, 4’ü ise Çin tasarımına sahiptir.
Üçüncü Nesil Gelişmiş Reaktörler
Öne çıkan bir diğer detay ise, üçüncü nesil gelişmiş reaktör inşasına başlayan ilk ülkenin Pakistan olmasıdır. Geçtiğimiz yıl dünya genelinde 9 yeni nükleer reaktörün inşasına başlandı ve bu sayı, bir önceki yıla göre yüzde 50 oranında bir artış gösterdi. Çin, bu süreçte 6 yeni reaktör inşasına başlayarak küresel nükleer enerji pazarındaki liderliğini daha da pekiştirdi. Bunun yanı sıra, Mısır ve Rusya da geçen yıl birer nükleer reaktörün temellerini attı.
Uluslararası Enerji Ajansı’nın verilerine dayanarak yapılan derlemelere göre, 2020-2024 döneminde inşasına başlanan reaktörlerin 23’ü Çin tasarımı, 15’i ise Rus tasarımı olarak öne çıkmaktadır. Son beş yıl içinde nükleer enerji yatırımları açısından Çin’in etkisi giderek artarken, Rusya’nın da küresel pazardaki konumunu koruduğu dikkat çekmektedir.
Devam Eden Nükleer Projeler
Dünya genelinde şu anda 15 farklı ülkede toplamda 70 gigavat kapasiteye sahip 62 nükleer reaktörün inşası devam etmektedir. Bu noktada, Çin’in küresel ölçekte inşası süren nükleer kapasitenin neredeyse yarısını oluşturduğu gözlemlenmektedir. Düşük emisyonlu elektrik kaynaklarından biri olarak nükleer enerji, dünya elektrik arzının yaklaşık yüzde 10’unu karşılamaktadır. 2023 yılı itibarıyla, dünya genelinde faaliyet gösteren yaklaşık 420 nükleer enerji reaktöründen elde edilen elektrik miktarının tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaşması beklenmektedir. Özellikle Çin’de 33 gigavatın üzerinde yeni kapasite kurulumu ile küresel nükleer enerji haritasının da önemli ölçüde değişmesi öngörülmektedir.