Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

    Marmara Denizi Müsilajı ile Mücadele: Bilim ve Teknik Kurulu Toplantısı

    Marmara Denizi’nde artan müsilaj sorunu ile mücadele için Bilim ve Teknik Kurulu toplantısı yapıldı. Toplantıda alınan kararlar, müsilajın önlenmesi ve deniz ekosisteminin korunması için önemli stratejiler sunuyor.

    Marmara Denizi'nde artan müsilaj sorunu ile mücadele için Bilim ve

    Marmara Denizi Eylem Planı çerçevesinde oluşturulan Müsilaj Bilim ve Teknik Kurulu, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakan Yardımcısı Fatma Varank başkanlığında bir araya geldi. Toplantının amacı, Marmara Denizi’nde yaşanan müsilaj sorununa dair bilimsel ve teknik öneriler geliştirmekti.

    Müsilaj Oluşumunun Üç Temel Nedeni

    Toplantıda, müsilaj oluşumunun üç ana nedenine dikkat çekildi. Varank, denizdeki sıcaklık artışının, denizin durağanlığının ve kirliliğin, özellikle azot ve fosfor seviyelerinin yükselmesinin müsilajın başlıca sebepleri olduğunu ifade etti. Özellikle ilk iki maddenin iklim değişikliği ile doğrudan bağlantılı olduğunu vurgulayan Varank, bu durumla mücadelede sınırlı bir şansa sahip olduklarını belirtti. Ancak bu şartlar altında uyum sağlayabileceğimizi de ekledi. Üçüncü neden olan kirliliğin ise kentsel, endüstriyel ve tarımsal kaynaklardan kaynaklandığına dikkat çekti.

    Biyolojik Mücadelenin Önemi

    Toplantıda, Bilim ve Teknik Kurulu üyelerinin görüş ve önerileri de dinlendi. Müsilajla etkili bir mücadele için öncelikle arıtma tesislerinin ileri biyolojik yöntemlerle inşa edilmesi gerektiği vurgulandı. Ayrıca, mevcut arıtmaların da verimli bir şekilde işletilmesi gerektiği üzerinde duruldu. Özellikle Susurluk Havzası gibi kritik bölgelerde fitoremidasyon çalışmalarının uygulanabileceği belirtilirken, ekosistem temelli balık avcılığının önemi de vurgulandı. Biyolojik mücadelenin gerekliliğine dikkat çekerek, yerli bakteri kullanımı ile ilgili çalışmaların artırılabileceği ifade edildi.