Meryem KARADAĞ: Hayvancılığın Geleceği ve Karşılaşılan Zorluklar
Hayvancılık sektörü, ülkemizin tarımsal üretiminin önemli bir parçasını oluşturmakla birlikte, girdi maliyetleri üreticilerin karşılaştığı en büyük sorunların başında gelmektedir. Mersin’de hayvancılık yapan çiftçiler, yem, ilaç, veterinerlik hizmetleri ve diğer tarımsal girdilerle başa çıkmakta zorlanıyor. Mersin İli Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği (Mersin DSYB) Başkanı Nuri Demirbaş, bu durumu şu sözlerle dile getirdi: “Yem fiyatlarındaki dalgalanmalara bağlı olarak üreticilerin maliyetleri artmakta ve bu da üretim sürdürülebilirliğini tehdit etmektedir. Yem fiyatlarına hiç müdahale edilmiyor, ancak süt fiyatları sürekli olarak baskılanıyor.”
Hayvancılık sektöründe yer alan üreticilerin yüksek enerji ve yakıt maliyetleriyle başa çıkmakta zorlandığını ifade eden Demirbaş, bu durumun sektördeki kârlılığı ve sürdürülebilirliği tehdit ettiğini kaydetti. “Yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, enerji verimliliğini artıran teknolojilerin benimsenmesi ve çevre dostu çözümler, bu maliyetlerin düşürülmesine yardımcı olabilir. Hem devlet politikaları hem de özel sektörün katkılarıyla, enerji maliyetleri üzerinde etkili bir yönetim sağlanabilir, böylece sektördeki üreticilerin karşılaştığı ekonomik zorluklar hafifletilebilir.” dedi.
Et ve süt ürünlerinde yaşanan güvensizlik ve içeriğinin bilinmemesi, tüketicileri tedirgin eden bir başka konu. Demirbaş, denetimlerin artırılması gerektiğini vurguladı. “Mezbaha altyapısının iyileştirilmesi, et ve süt fiyatlarının denetlenmesi ve devlet desteğinin artırılması şart. Sektörün geleceği ve halk sağlığı açısından daha sıkı denetimlerin yapılması gerekiyor. Hükümetin ve ilgili kurumların bu konuda daha fazla çalışmalar yapması lazım.” diye ekledi.
Tüketicilerin ne yediğini bilmemesi, özellikle büyük şehirlerde yaygın bir sorun. Demirbaş, “Kırsaldaki insanlar, eti ve sütü nereden aldıklarını biliyorlar, ancak şehirlerdeki tüketiciler bu konuda belirsizlik yaşıyor. Restoranlar ve küçük işletmelerde kayıt dışı et temini, güvenlik sorunları yaratıyor. Mersin gibi şehirlerde kayıt dışı et temini ve merdiven altı kesimler oldukça yaygın; bu da denetimsizlik ve güvensizlik yaratıyor.” şeklinde konuştu.
“Yaylalarda Mezbahaların Oluşturulması Gerekiyor”
Küçükbaş ve büyükbaş hayvanların kesiminin kontrollü bir şekilde yapılmasının önemine değinen Demirbaş, “Ancak yaylalarda yapılan kesimler, şehir merkezindeki mezbahalara getirilip kestirilmesinin maliyetleri arttırmasından dolayı kontrolsüz kalıyor. Mezbaha sayısının artırılması ve yaylalarda daha küçük ve uygun tesislerin oluşturulması gerekiyor.” dedi.
Et ve süt ürünlerinin fiyatlarının maliyetlerin altında satılmasının usulsüzlük ve haksız rekabet yarattığını belirten Demirbaş, “Örneğin, tereyağının üretim maliyetinin çok altında satılması, hileli üretim ve etiketleme sorunlarına işaret ediyor. Ayrıca, ‘yarım yağlı tereyağı’ gibi kavramlar yanıltıcı. Yarım yağlı süt, yarım yağlı yoğurt olur ama yağın yarım yağlısı olur mu? Böyle bir terim yok.” şeklinde konuştu.
Semt pazarlarında açık hava koşullarında satılan peynir, tereyağı, çökelek gibi ürünlerin hijyenik koşullarının yetersiz olduğunu vurgulayan Nuri Demirbaş, halkın alım gücünün düştüğünü ve bu nedenle ucuz et ve süt arayışına girdiğini, bunun sağlıklı ve güvenli ürünlerin temininde sorun yarattığını belirtti.
Son olarak, hayvancılık sektöründe genç nüfusun azalmasına dikkat çeken Demirbaş, kırsal alanlarda gençlerin hayvancılıkla uğraşmayı tercih etmemesinin sektördeki verimlilik ve sürdürülebilirlik açısından büyük bir tehdit oluşturduğunu ifade etti.