Elektrik Faturalarında Dağıtım Bedeli Artışı
Elektrik Mühendisleri Odası (EMO), son dönemde yapılan tarife değişikliklerinin ardından elektrik faturalarındaki dağıtım bedelinin toplam fatura içindeki oranının daha da yükseldiğini açıkladı. EMO’nun raporuna göre, mevcutta yüzde 65,9 seviyesinde olan dağıtım bedeli, yeni düzenlemelerle birlikte artık yüzde 70’in üzerine çıkmış durumda.
EMO tarafından yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı: “Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun (EPDK) belirlediği yeni elektrik tarifesi, 5 Nisan 2025 tarihinden itibaren konutlarda yüzde 25 zam yapılmasını öngörmektedir. Bu tarife değişikliği, son kaynak tedarik tarifesi için belirlenen yıllık tüketim limitlerini aşmayan perakende satış tarifesi kapsamındaki aboneleri etkileyecektir. Resmi Gazete’de (5 Nisan 2025) yayımlanan ve yürürlüğe giren tarife değişikliği incelendiğinde; konutlar için günlük 8 kWh olarak belirlenen limitin altında kalan abonelere uygulanan perakende enerji bedeline zam yapılmazken, yüksek kademedeki abonelere 1 kWh için 1,391181 TL olarak uygulanan birim fiyat, yüzde 16,1 artışla 1,61546 TL’ye yükseltilmiştir. Konut abonelerine 1,365179 TL olarak uygulanan dağıtım bedeli ise yüzde 34,5 artışla 1,836166 TL olmuştur. Böylece, konut abonelerinin dağıtım bedeline her iki kademede de yüzde 34,5 artış yapılarak, fatura toplamına yüzde 25 zam yansıtılmıştır.
EMO’nun hesaplamalarına göre, 4 kişilik bir ailenin asgari yaşam standartlarını korumak için aylık 230 kWh enerji tüketmesi öngörülmektedir. Günlük ortalaması 8 kWh’yi geçmeyen bu tüketim için aile bütçesinden ayrılması gereken 476,6 TL, bu zamla birlikte 595,8 TL’ye yükselmiştir. Nisan 2024 itibarıyla oluşacak düşük tüketimli konut faturasının yalnızca yüzde 19,1’i enerji bedelinden oluşacaktır. Faturanın yüzde 70,9’unu ise dağıtım bedeli oluşturmaktadır. Fon ve vergilerin oranı ise yüzde 10’da kalmaktadır.
Son tarife değişikliğiyle, zaten yüzde 65,9 düzeyinde olan dağıtım bedelinin payı artarak yüzde 70’i de aşmıştır. 2022 yılında 4 kişilik bir ailenin asgari tüketim faturasının toplamında yüzde 22 düzeyinde olan dağıtım bedelinin, Nisan 2025’te faturanın yüzde 70’ini aşması kabul edilemez bir durumdur. 1 Nisan 2021’de 4 kişilik ailenin elektrik asgari faturası 183,4 TL iken, 1 Nisan 2025 itibarıyla bu rakam yüzde 224,8 artışla 595,8 TL’ye ulaşacaktır.
Değişimin detaylarına bakıldığında, dağıtım bedeli yüzde 642 artarken, enerji bedeli yalnızca yüzde 24,5 artmıştır. Özetle, eğer dağıtım bedelindeki bu fahiş artış yaşanmasaydı ve dağıtım maliyetleri enerji üretim maliyetlerindeki gibi şekillenseydi, fatura toplamına yansıyan artış yüzde 24,5 ile sınırlı kalabilirdi. Bu durumda, 1 Nisan 2025 itibarıyla aynı tüketime sahip konutlara 595,8 TL yerine 228 TL fatura edilmesi mümkün olabilirdi. Aradaki fark, elektrik dağıtım özelleştirmelerinin yurttaşlara yarattığı yükün son 4 yıllık kısmını temsil etmektedir.
Bu rakamlar, enerji üretim maliyetlerinin artmadığı koşullarda bile dağıtım bedeline zam yapıldığını ve özellikle düşük gelirli vatandaşlardan dağıtım şirketlerine kaynak aktarıldığını göstermektedir.
Özerk Yönetim Talebi
Faturanın en önemli kalemi olması gereken enerji bedelinin, dağıtım bedelinin çok gerisinde kalması piyasanın çarpık bir biçimde yapılandığını gözler önüne sermektedir. Dağıtım bedelindeki bu artış, hizmetin fahiş fiyatla verildiğinin temel bir göstergesidir. Ucuz, kaliteli ve güvenilir enerjiye erişim, tüm yurttaşlar için temel bir haktır. Kamu eliyle yürütülmesi gereken hizmetin özelleşmesi, pahalılığa neden olmanın yanı sıra, kamu kaynaklarının özel sektöre sınırsızca aktarılmasına yol açmıştır.
Dağıtım şirketlerine kaynak aktarıldığı bir Türkiye tablosu, artık geride bırakılmalıdır. Enerji alanında, ticari ve siyasi çıkarların dışında, üretim sektörleri başta olmak üzere genel ekonomiyi destekleyecek şekilde tarifeleri belirleyebilecek özerk bir yönetim modelinin hayata geçirilmesi gerekmektedir. Arz güvenliğini sağlamak ve toplam maliyeti düşürmek için özelleştirilen üretim tesisleri ve dağıtım bölgelerinin kamulaştırılması acilen gündeme alınmalıdır. Kamu kaynaklarının belirsiz bir biçimde özel sektöre aktarılması dışında işlevi kalmayan EPDK’nın kapatılması ve yerine kamulaştırma işlemlerini yürütecek bir Kamulaştırma İdaresi Başkanlığı’nın kurulması gerekmektedir.