Dünya Bankası, büyüme oranlarında sürekli bir iyileşme olmaması durumunda, düşük gelirli 26 ülkeden yalnızca 6’sının 2050 yılına kadar orta gelir seviyesine ulaşabileceğini açıkladı. Bu ülkeler, aşırı yoksullukla mücadele ederken, aynı zamanda ekonomik krizler, çatışmalar ve iklim değişikliği gibi ciddi zorluklarla da karşı karşıya kalmaktadır.
Banka, 2025 yılında yayımlanacak olan Küresel Ekonomik Beklentiler Raporu’nda, bu ülkelerin dünya genelindeki en yoksul nüfusu barındırdığına dikkat çekiyor. Son 25 yıl içerisinde, ekonomik ilerlemenin büyük bir kısmının bu ülkeleri atladığını ve kişi başına düşen gelirde kayda değer bir artış sağlanamadığını vurguladı. Eğer bu ülkelerdeki büyüme oranlarında önemli bir iyileşme sağlanamazsa, büyük bir yoksulluk sarmalında kalmaya devam edecekleri öngörülüyor.
Raporda, bu ülkelerin çoğunun iklim değişikliğine karşı son derece savunmasız olduğu ve ciddi bir borç yükü ile mücadele ettiği de ifade ediliyor. Bununla birlikte, birçok düşük gelirli ülkenin yenilenebilir enerji üretim potansiyeli ve zengin doğal kaynaklar açısından güçlü avantajlara sahip olduğu belirtiliyor. Bu kaynakların, ekonomik büyümeye katkı sağlaması için doğru stratejilerle değerlendirilmesi gerektiği vurgulanıyor.
Dünya Bankası, Nepal ve Ruanda gibi ülkeleri örnek göstererek, bu ülkelerin düşük gelirli statüden orta gelir seviyesine nasıl yükseldiğini açıklıyor. Diğer düşük gelirli ülkelerin de benzer stratejileri benimseyerek gelir düzeylerini artırma potansiyeline sahip olduğu kaydediliyor. Bu bağlamda, çeşitli öneriler ve stratejiler geliştirilmesi gerektiği ifade ediliyor.
- Aşırı yoksullukla mücadele: Küresel iş birlikleri ve yerel girişimler ile yoksulluğun azaltılması hedeflenmeli.
- İklim değişikliği ile mücadele: Yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı teşvik edilmeli.
- Ekonomik istikrar: Ekonomik krizlere karşı dayanıklılığın artırılması için önlemler alınmalı.
- Doğal kaynakların yönetimi: Zengin doğal kaynakların sürdürülebilir bir şekilde değerlendirilmesi sağlanmalı.
Sonuç olarak, düşük gelirli ülkelerin karşılaştığı zorlukların üstesinden gelebilmesi için uluslararası iş birliğinin yanı sıra, bu ülkelerin kendi iç dinamiklerinin de dikkate alınması büyük bir önem arz etmektedir.