Bugün 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı
Türkiye’nin dört bir yanını çocukların neşe ve coşkuyla doldurduğu bu özel gün, aslında çocukların sevincini kutlamanın ötesinde derin bir anlam taşıyor. Bu bayram kapsamında düzenlenen etkinlikler, çocukların yüzlerindeki gülümsemeleri göstermekle birlikte, onların ruh haline dair önemli ipuçları da veriyor. Son yıllarda artan bir şekilde, çocuklar arasında gözlemlenen ve giderek daha fazla dikkat çeken bir sorun ise eko-anksiyete, yani çevre ve iklim değişikliği kaygısıdır. Çocuklar, iklim krizinin olumsuz etkileriyle karşı karşıya kalırken, yetişkinlere kıyasla daha hassas ve kırılgan bir ruh hali sergiliyorlar.
İklim Değişikliğinin Çocuklar Üzerindeki Etkisi
İklim değişikliği, çocukların yaşam alanlarını ve yaşam koşullarını tehdit etmeye devam ediyor. Özellikle son yıllarda, dünya genelinde yaşanan aşırı hava olayları, çocukların maruz kalma oranını önemli ölçüde artırdı. 2020 sonrası doğan çocuklar, 1960 doğumlulara kıyasla iki ila yedi kat daha fazla aşırı hava olayına maruz kalma riskine sahipler. Bu durum, onların psikolojik sağlığını olumsuz etkiliyor ve gelecek kaygılarını artırıyor.
Uzmanların Görüşleri ve Çocuklarla Yapılan Çalışmalar
Kanada’daki Bishop’s Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nden Dr. Catherine Malboeuf-Hurtubise’in gözlemlerine göre, eko-anksiyete konusunda yapılan araştırmalar, genellikle ‘radikal umut’ teması üzerine yoğunlaşıyor. Ancak, çocukların büyük bir bölümü umut hakkında konuşmak istemiyor ve hatta bu konularda sert tepkiler gösteriyorlar. Dr. Hurtubise şöyle diyor: “Umut hakkında konuşmaya çalıştığımızda, çocuklar ‘Umut istemiyorum’ veya ‘Umut hakkında konuşmak istemiyorum’ şeklinde cevaplar veriyorlar. Bu, aslında onların umutsuzluk içinde olduklarını gösteriyor. Bu nedenle, öncelikle çocukların bu duygularını anlamak ve irdelemek gerekiyor.”
Çocuklar, Umutsuzluk Hakkında Konuşmak İstiyor
Yaklaşık beş yıl önce başlayan araştırmalarında, çocukların en çok öne çıkan duygusunun umutsuzluk olduğunu fark eden Dr. Malboeuf-Hurtubise, şunları ekliyor: “Başlangıçta planlamadığımız bir durumdu, çünkü literatür umut teması üzerine odaklanmıştı. Ancak, çocukların bu kadar sık ve ısrarla umutsuzluk duygularını dile getirmeleri bizim için büyük bir sürpriz oldu. Bu durum, onların gelecek kaygılarının ne kadar derin ve gerçek olduğunu gösteriyor.”
Yetişkinlerin Rolü ve Duygularını Keşfetmenin Önemi
Dr. Hurtubise, yetişkinlere şu çağrıyı yapıyor: “Kendi duygularını keşfetmek ve anlamak, çocukların duygularını da anlamalarına yardımcı olur. Bir başka deyişle, çocuklarının söylediklerini dinlemek ve onlara alan tanımak, onların yaşadıkları yoğun duyguları kabullenmelerine imkan sağlar. Bu, onların duygusal gelişimi ve dayanıklılığı açısından temel bir adımdır.”
İklim Değişikliği Konusunda Açık ve Dürüst Olmak
İklim değişikliği ile ilgili konuları çocuklardan saklamak veya görmezden gelmek, çözüm değil, aksine sorunu derinleştirir. Dr. Hurtubise şöyle diyor: “Onlarla bu konuları açıkça konuşmak ve gerçekleri paylaşmak, onların kaygılarını azaltabilir. Ayrıca, şu mesajı da net bir şekilde iletmek gerekiyor: ‘Bireysel çabalar tek başına yeterli değildir. Bu büyük sorunla başa çıkmak için hep birlikte hareket etmek zorundayız.’”