Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

    23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ve Çocukların Günümüz Dünyasındaki Ruh Sağlığı

    23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nın önemi ve çocukların günümüz dünyasındaki ruh sağlığına etkileri hakkında bilgilendirici içerik.

    23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nın önemi ve çocukların

    Bugün 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nın Coşku Dolu Atmosferi

    Her yıl 23 Nisan’da kutlanan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, çocukların sevincini ve özgüvenini yansıtan renkli şenliklerle dolup taşarken, aslında günümüz çocuklarının karşılaştığı derin bir soruna da ışık tutuyor: eko-anksiyete. Bu terim, iklim değişikliği nedeniyle çocukların artan endişeleri ve umutsuzluk duygularını tanımlıyor. Günümüzde çocuklar, iklim krizinin olumsuz etkileriyle karşı karşıya kalırken, yetişkinlere kıyasla daha kırılgan ve hassas bir ruh haline sahip olabiliyorlar.

    İklim Değişikliği ve Çocukların Ruh Sağlığı Üzerindeki Etkileri

    Son yıllarda artan iklim olaylarının çocuklar üzerindeki psikolojik etkileri, uzmanların da dikkatini çekiyor. 2020 sonrası doğan kuşaklar, 1960’lara kıyasla iki ila yedi kat daha fazla aşırı hava olayına maruz kalma riski taşıyor. Bu durum, onların gelecek kaygılarını daha da artırıyor. 2024 yılında yayınlanan araştırmalara göre, çocukların duygularını ifade edebilmeleri ve bu duyguları anlamlandırabilmeleri, ruh sağlıkları açısından büyük önem taşıyor. Kanada’daki Bishop’s Üniversitesi’nden Dr. Catherine Malboeuf-Hurtubise, “Eko-anksiyete konusunda yapılan literatür, ‘radikal umut’ teması üzerine yoğunlaşmış olsa da, çocuklar bu konuda umutsuzluk ve karamsarlık duygularını daha fazla dile getiriyorlar,” diyor.

    Çocuklar Umutsuzluk ve Korku Hakkında Neden Konuşmak İstiyor?

    Yaklaşık beş yıl önce başlayan çalışmalarında, çocukların beklenmedik biçimde umutsuzluk temasına yöneldiklerini fark eden Dr. Malboeuf-Hurtubise, “İlk başta planlamadığımız bir durumdu. Çocuklar, bizim umut temalı müdahalelerimize rağmen, sürekli olarak ‘umutsuzluk’ ve ‘gelecek kaygısı’ ifadelerini kullanmaya devam etti. Bu, bizim için büyük bir sürprizdi çünkü literatür genellikle umut ve pozitif yaklaşımlara odaklanıyordu. Ancak çocuklar, ‘Umut hakkında konuşmak istemiyorum, çünkü ben şu an bunu yaşıyorum,’ diyerek, bu duyguların varlığını net biçimde gösterdiler,” diye ekliyor.

    Yetişkinlerin de Duygularını Irdelemesi Gerekiyor

    Çocukların duygularını anlamanın ve onlara alan açmanın, aslında yetişkinlerin kendilerini de keşfetmesiyle başladığını vurgulayan Dr. Malboeuf-Hurtubise, “Birçok yetişkin, iklim krizini inkar ederek veya bastırarak, yoğun duygularıyla yüzleşmekten kaçınıyor. Oysa bu duygularla yüzleşmek, içsel bir çalışma ve farkındalık gerektirir. Kendi duygularını keşfeden yetişkinler, çocukların duygularını daha iyi anlayabilir ve onlara destek olabilir,” diyor.

    İklim Değişikliği Konusunu Görmezden Gelmek Çare Değil

    Dr. Catherine Malboeuf-Hurtubise, “İklim değişikliği hakkında konuşmaktan kaçınmak ya da bu konuyu görmezden gelmek, sorunları çözmek yerine derinleştiriyor. En doğru yaklaşım, bu konuyu açıkça ele almak ve çocuklara şunu mesaj olarak vermektir: ‘Hiçbir bireysel çaba tek başına yeterli değildir. Toplumsal bir hareket ve kolektif bilinçlenme şarttır,’” şeklinde uyarıda bulunuyor.

    Görüleceği üzere, çocukların ruh sağlığı ve iklim kaygılarıyla başa çıkabilmeleri için, hem ailelerin hem de eğitim kurumlarının bilinçli ve destekleyici yaklaşımlar geliştirmesi büyük önem taşıyor. Bu hassas süreçte, çocuklara güven ve sevgiyle yaklaşmak, onların geleceğe umutla bakabilmelerine katkı sağlayacaktır.