2025 İlk Çeyrek Borsa İstanbul Analizi
2025 yılının ilk çeyreği, Borsa İstanbul’da dalgalı bir seyir ve belirgin sektörel ayrışmalarla geçiştirilmiştir. BIST 100 endeksi, Ocak ve Şubat aylarında kademeli yükselişler kaydederken, Mart ayındaki sert satış dalgası bu kazanımları geri vermesine neden olmuştur. Çeyrek genelinde BIST 100 endeksi, yılbaşına göre yaklaşık %3,6 değer kaybetmiştir. Özellikle Mart ayı ortasında ortaya çıkan siyasi belirsizlikler, borsada 2008 küresel finans krizinden bu yana görülen en sert haftalık düşüşe yol açmıştır; tek haftada %16,6 düşüş yaşanmıştır. Bu süreçte endeks, 21 Mart’ta iki kez devre kesici uygulamasını tetikleyen düşüşler yaşamış ve haftayı ciddi bir kayıpla kapatmıştır. Ancak, ayın son haftasında gelen tepki alımlarıyla endeks kısmen toparlanmıştır.
Sektör Endekslerinin Performansı
2025 ilk çeyreğinde Borsa İstanbul sektör endekslerinin getirilerine bakıldığında; faktoring sektörü açık ara pozitif ayrışırken, banka hisseleri negatif yönlü dikkat çekmektedir. İlk çeyrekte Borsa İstanbul’da sektörel bazda ciddi ayrışmalar görülmüştür. Faktoring endeksi, yılın başından Mart sonuna kadar yaklaşık %65 oranında yükselerek tüm sektörler arasında en güçlü performansı sergilemiştir. Hizmetler endeksi, ilk çeyrekte %2 civarında düşüşle yataya yakın bir performans gösterirken, sanayi endeksi %4 civarında bir gerileme ile genel endeksle paralel bir seyir izlemiştir. Finans sektörü ise yılın ilk çeyreğinde zayıf bir görünüm sergilemiştir; mali endeks (bankalar, sigorta ve holdingleri içeren) çeyreklik bazda %6’nın üzerinde değer kaybetmiştir. Bankacılık hisselerindeki sert satışlar, finans endeksini aşağı çeken ana faktör olmuştur. Nitekim, bankacılık sektörü göstergesi olan banka endeksi ilk üç ayda %13’ün üzerinde gerileyerek en kötü performansı gösteren sektör endeksi olmuştur. Banka hisseleri, Mart ayında yaşanan siyasi gerilime en olumsuz tepkiyi veren grup olarak öne çıkmıştır. Yılın başında ekonomide dengelenme ve faiz indirim beklentileriyle bankacılık sektörü Ocak ayında bir miktar toparlanmış olsa da, Mart ayındaki olumsuz gelişmeler bu kazanımları silmiştir.
İşlem Hacmi ve Likidite
İlk çeyrekte işlem hacmi yüksek seyrederek Borsa İstanbul’daki likiditenin güçlü kaldığını göstermektedir. Yurt içi bireysel yatırımcı ilgisinin devam etmesi ve dönem dönem gelen haber akışları, günlük işlem hacimlerinde dalgalanmalara yol açmıştır. Özellikle volatilitenin arttığı Mart ayında rekor düzeylere yakın hacimler gözlemlenmiştir. Örneğin, siyasi endişelerin zirveye ulaştığı 21 Mart 2025 günü, BIST 100 endeksinde toplam işlem hacminin 100 milyar TL’yi aştığı tahmin edilmektedir. O gün en çok işlem gören üç hisse senedinde – Türk Hava Yolları (THYAO) 15,4 milyar TL, Akbank (AKBNK) 11,8 milyar TL ve Yapı Kredi (YKBNK) 11,5 milyar TL – işlem hacmi gerçekleşmiştir. Bu veriler, yoğun satış baskısı ve panik ortamında dahi piyasada alıcı-satıcı buluşmasının sürdüğünü ve derinliğin korunduğunu göstermektedir. Genel olarak, ilk çeyrekte Borsa İstanbul’da günlük ortalama işlem hacmi, geçtiğimiz yılın aynı döneminin belirgin şekilde üzerinde seyretmiş ve volatil günlerde hacim rekorlarına yaklaşıldığı gözlemlenmiştir. Likidite göstergeleri açısından bakıldığında, yerli yatırımcıların pay piyasasına ilgisinin devam ettiği; aracı kurumların hisse senedi kredi işlem hacimlerinde de artış görüldüğü belirtilmiştir. Ayrıca, Mart ayının üçüncü haftasında geçici olarak “yukarı adım kuralı” uygulanması gibi tedbirler alınarak oynaklığın kontrol altına alınmaya çalışıldığı Borsa İstanbul duyurularında yer almıştır. Bu tür uygulamalar, geçici de olsa, panik satışların önüne geçerek likiditenin düzenli akışını sağlamayı hedeflemiştir.
Yabancı Yatırımcı İlgisi ve Net Hareketler
Yılın ilk çeyreğinde yabancı yatırımcıların Borsa İstanbul’a ilgisinde dalgalanmalar yaşanmıştır. Ocak ve Şubat aylarında yabancı yatırımcılar uzun bir aradan sonra net alıcı pozisyonuna geçerek piyasaya giriş yapmışlardır. Özellikle Ocak ayının dördüncü haftasında 345,4 milyon dolar ile son 42 haftanın en güçlü haftalık hisse alımını gerçekleştirmişlerdir. Bu giriş, yabancı yatırımcıların Türkiye piyasalarına yönelik toparlanan risk iştahının bir işareti olarak değerlendirilmiştir. Nitekim Ocak ayının ilk dört haftası toplamında yabancıların borsadaki net alımı 100 milyon dolar’ı aşarak son yıllardaki çıkış trendine ara vermiştir. Şubat ayında da yabancı ilgisi sürmüş ve yabancılar ay boyunca net 298 milyon dolar civarında alım yapmıştır. Bu dönemde özellikle banka dışı bazı sanayi ve teknoloji hisselerinde yabancı payının arttığı gözlemlenmiştir. Ancak Mart ayında yabancı yatırımcı davranışı tersine dönmüştür. Ay ortasında yaşanan siyasi gerginlik ve piyasa çalkantısı sırasında yabancılar belirgin şekilde satış tarafında yer almışlardır. 18-24 Mart haftasında yabancı yatırımcıların elindeki büyük ölçekli hisselerde satış yaptıkları görülmüş; bu dönemde Borsa İstanbul’da yabancı sahiplik oranı yaklaşık 2 puan düşüş göstermiştir. Yabancıların %2’lik bu çıkışı endeks üzerinde orantısız bir etki yaratarak BIST 100’ün haftalık bazda %13,9 düşmesine neden olmuştur. Yabancı payının en yüksek olduğu ilk 10 büyük hissede o hafta ortalama %19’luk değer kayıpları yaşanmıştır. Özellikle bankacılık sektöründeki büyük şirketlerde yoğun yabancı çıkışı gözlemlenmiştir; Yapı Kredi Bankası haftalık bazda %26,7 ile en sert düşüşü kaydederken, Akbank’ta değer kaybı %26,3 olmuştur. Bu veriler, yabancı satışlarının sertleştiği dönemlerde Borsa İstanbul’daki endeks hareketlerinin de ivme kazandığını ortaya koymaktadır. Mart ayının sonunda Hazine ve Maliye Bakanlığı ile TCMB yönetimi, uluslararası yatırımcılarla bir telekonferans düzenleyerek piyasalardaki oynaklığın kontrol altına alınacağını ve ekonomik programın devam edeceğini vurgulamıştır. Bu iletişim çabası ve ardından gelen nispi sakinleşme ile yabancı çıkışlarının hız kestiği, hatta Nisan ayına girerken yeniden küçük ölçekli yabancı girişlerinin gözlenmeye başlayabileceği piyasa yorumlarında dile getirilmiştir.
Piyasa Değeri ve Borsa Değerlemeleri
İlk çeyrek sonunda Borsa İstanbul’da şirketlerin piyasa değeri TL bazında bir miktar gerilemiştir. BIST 100 endeksinde yer alan şirketlerin toplam piyasa değeri Mart sonu itibarıyla yaklaşık 8,73 trilyon TL düzeyine ulaşmıştır. Çeyrek başında bu değer 9 trilyon TL’nin biraz üzerinde seyrediyordu; dolayısıyla endeks değer kaybına paralel olarak toplam piyasa değerinde de TL bazında yaklaşık %3-%4’lük bir düşüş gerçekleşmiştir. Bu dönemde kur cephesindeki relatif sakinlik sayesinde, BIST 100’ün dolar bazındaki piyasa değeri de benzer şekilde hafif bir gerileme göstermiştir. Endeks değerlemelerine bakıldığında, güçlü kâr artışlarının etkisiyle BIST 100 endeksinin F/K (Fiyat/Kazanç) oranı yılın ilk çeyreğinde yaklaşık 8-9 bandında dalgalanmıştır. Borsa İstanbul’un gelişmekte olan piyasalar ortalamasına göre iskontolu işlem gördüğü, ancak Mart sonu itibarıyla siyasi risk priminin geçici olarak yükselmesiyle bu iskonto oranının arttığı analist raporlarında belirtilmiştir. Mart sonu itibarıyla yabancı yatırımcıların toplam Borsa İstanbul’daki payı %37 seviyelerinde seyrederken, endeksin dolar bazlı değeri yaklaşık 250 milyar dolar civarında olmuştur. Piyasa değeri üzerinde ilk çeyrekte en belirgin artış yaşayan sektör teknoloji olurken, finans sektörünün toplam piyasa değeri düşen banka hisse fiyatları nedeniyle gerilemiştir.
İlk Çeyrekte Dikkat Çeken Hisseler
İlk çeyrekte bazı hisse senetlerinde dikkat çekici fiyat hareketleri yaşanmıştır. Teknoloji ve orta ölçekli sanayi şirketleri arasında yılın başından itibaren sert yükselişler kaydeden hisseler öne çıkmıştır. Özellikle Ana Pazar’daki nispeten küçük ölçekli şirketler, yeni yılın ilk haftalarında hızlı primler yapmıştır. Örneğin, Hedef Holding (HEDEF) hissesi Ocak ayında %35,9 oranında yükselişle dikkat çekmiştir; onu Yaprak Süt (YAPRK) %32,2 ve Ostim Endüstriyel (OSTIM) %32,1 yükselişlerle izlemektedir. Bu hisselerdeki yükselişler, düşük piyasa değerleri nedeniyle görece küçük tutarlı işlemlerle sağlanabilen hızlı fiyat hareketlerine bağlanmaktadır. Yılın ilerleyen haftalarında da bazı teknoloji odaklı şirketlerin ve halka arz yoluyla borsaya yeni gelen birkaç şirketin yüksek getiri performansı sergilediği gözlemlenmiştir. Büyük şirketler cephesinde ise fiyat hareketleri daha sınırlı kalmıştır. Savunma sanayi ve enerji sektörü hisseleri, genel satış baskısına rağmen görece dirençli bir seyir izlemiştir. Örneğin, yabancı yatırımcıların payını artırdığı büyük sanayi kuruluşlarından Enka İnşaat, Mart’taki sert düşüş haftasını sadece %2,3’lük değer kaybıyla atlatabilmiştir. Benzer şekilde, Tüpraş (TUPRS), Koç Holding (KCHOL) ve Ford Otosan (FROTO) gibi BIST 30 endeksindeki hisselerde yabancı ilgisi sayesinde kayıplar sınırlı kalmıştır. Bu şirketler, çeyrek boyunca açıklanan güçlü bilançolar ve temettü beklentilerinin de desteğiyle endeksten pozitif ayrışan bir performans sergilemiştir. Öte yandan, bankacılık sektöründeki büyük hisseler ilk çeyrekte en dikkat çekici düşüşlere sahne olmuştur. Özellikle Mart ortasındaki satış dalgasında, Yapı Kredi ve Akbank gibi büyük bankaların hisseleri bir hafta içinde çeyreklik kayıplarının büyük kısmını yaşamıştır. Söz konusu haftada YKBNK %26,7, AKBNK %26,3 değer kaybetmiştir. Mart sonuna gelindiğinde bankacılık hisselerinin çoğu yılbaşına göre çift haneli oranda düşüş göstermiş durumdaydı. Bankalardaki bu gerileme, seçim öncesi politik riskler ve yükselen tahvil faizleriyle birlikte sektöre yönelik temkinli beklentilerden kaynaklanmıştır. Sonuç olarak, 2025’in ilk çeyreği Borsa İstanbul’da yüksek oynaklık ve sektörel ayrışma ile tamamlanmıştır. Teknoloji hisseleri ve bazı sanayi şirketleri yatırımcısına çeyrek boyunca kazanç sağlarken, finans sektörü özellikle Mart ayındaki çalkantı nedeniyle geride kalmıştır. İşlem hacimleri rekor düzeylere yaklaşarak piyasanın derinliğini ortaya koymuş ve yabancı yatırımcıların dalgalanan tutumu endeksin gidişatında belirleyici olmuştur. Nisan ayıyla birlikte piyasalarda görece bir sakinleşme beklenirken, ilk çeyrekten çıkan bilanço sonuçları ve seçim atmosferi, ikinci çeyrekte yön arayışında kritik rol oynayacak gibi görünmektedir. Borsa İstanbul yatırımcıları için 2025 yılının ilk üç ayı, hem riskler hem de fırsatlar barındıran çalkantılı bir dönem olarak tarihe geçmiştir.