Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

    15. Boğaziçi Zirvesi’nde Dijital Çağda Sermaye Piyasaları Tartışıldı

    15. Boğaziçi Zirvesi’nde dijital çağda sermaye piyasalarının geleceği tartışıldı. Uzmanlar, teknolojinin finansal piyasalara etkisini ve yenilikçi çözümleri ele alarak, yatırımcılara yeni perspektifler sundu.

    15. Boğaziçi Zirvesi'nde dijital çağda sermaye piyasalarının geleceği tartışıldı. Uzmanlar,

    Uluslararası İşbirliği Platformu (UİP) tarafından düzenlenen 15. Boğaziçi Zirvesi’nin ikinci gününde ‘Dijital çağda dönüşen sermaye piyasaları ve stratejiler’ başlıklı bir panel gerçekleştirildi. Moderatörlüğünü UİP İcra Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mehmet Şükrü Tekbaş’ın üstlendiği panele, önemli konuşmacılar katıldı. Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği Başkanı ve QNB Dijital Varlıklar A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Pamir Karagöz, Ünlü & Co Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Mahmut Ünlü, İş Portföy Genel Müdürü Burak Sezercan ve Topkapı Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Emre Alkin, panelde görüşlerini paylaştılar.

    Sermaye piyasalarına yatırım yapan yabancı yatırımcıların, özellikle 2018 yılına kadar gerçekleştirilen büyük halka arzlarda önemli alıcılar olduklarına dikkat çeken Ünlü & Co Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Ünlü, bu tarihten sonra halka arzların küçülmesi ve daha ufak şirketlerin borsaya gelmesiyle yabancıların katılımında ciddi bir düşüş yaşandığını belirtti. 2022-2024 yılları arasında daha önce görülmemiş şekilde 120’den fazla halka arz gerçekleştiğini vurgulayan Ünlü, “Maalesef içerideki yerli yatırımcılar büyük halka arzlar geldiğinde onları yeteri kadar destekleyecek kaynağa sahip değil. Türkiye’deki en önemli problemlerden biri finansal okur yazarlık. Bireyler, yoğun miktarda alım yaptığı halka arzlarda çoğu şirkete dair bilgi sahibi olmadan yatırım yapıyor. Eski tip halka arzlarda en büyük alıcı yabancılar olduğu için doğru fiyatı belirleyen de onlardı. Yeni sistemde yabancıların gitmesiyle bu durum değişti. Yabancıların yeniden gelmesi, büyük halka arzların başarısını artıracak ve fiyat oluşumunu daha sağlıklı hale getirecektir,” dedi.

    Türkiye’deki Satın Alma ve Birleşmeler Artabilir

    Türkiye’de yabancı yatırımcı oranının yüzde 60’lardan yüzde 30’ların altına düştüğünü belirten Ünlü, şöyle devam etti: “Eskiden yabancı yatırımcılar uzun süre kalırken, şimdi elde tutuş süreleri kısaldı. Bu, Türkiye’deki yabancı yatırımcıları yerli yatırımcılarla benzer hale getiriyor. Yabancı yatırımcılar iyi gelirken, çıkarken borsa üzerinde olumsuz etkiler yaratıyor. Yabancı yatırımcılar içinde tek bir kütle yok; yatırım stratejileri oldukça farklı. Sermaye piyasalarını geliştirmek için yerli yatırımcılarla güçlendirilmemiz gerekiyor.”

    Türkiye’deki şirket satın alma ve birleşmeleri üzerine de konuşan Ünlü, bu alanda yoğun bir şekilde faaliyet gösteren bir firma olduklarını ifade etti. Türkiye’ye yatırım yapmak veya şirket satın almak için gelen doğrudan yabancı sermaye girişinin 2014-2018 döneminde 14 milyar dolar seviyelerinde olduğunu, bu rakamın yıllık 10 milyar dolarlara gerilediğini belirtti. Ünlü, “Son 3-4 ay içinde yabancı sermayenin artışını sağlayacak olumlu gelişmeler oldu. Türk varlıklarına yeniden uzun vadeli ilgi var ve bu, heyecan verici bir durum. Orta vadeli planın başarılı olmasıyla, yani kur istikrarının sağlanması ve enflasyonun kontrol altına alınmasıyla birlikte, önümüzdeki yıl içinde yabancı sermaye direkt yatırımlarının artmasını ve dolayısıyla satın alma ve birleşme piyasasının daha aktif olmasını bekliyorum,” dedi.

    Küçük Yatırımcı Dijitalleşme Deneyimini İstiyor

    Dijitalleşme ve sermaye piyasaları arasındaki ilişkiye değinen Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği Başkanı Pamir Karagöz, bunu iki ana başlık altında ele aldığını belirtti. İlk olarak, Borsa İstanbul’un kompozisyonunu inceleyen Karagöz, “Yeni ekonomi modeline uygun olan şirketlerin ve sektörlerin borsamızdaki oranı sadece yüzde 1. Bu oran, gelişmekte olan ülke borsalarında yüzde 22, ABD’de ise yüzde 33. Dolayısıyla, öncelikle bu oranı dünya standartlarına çekmemiz gerekiyor. Bu, mevcut şirketlerin yeni ekonomi modeline uygun yatırımlar yapmalarıyla veya yeni halka arzların bu sektörlerden gelmesiyle sağlanabilir,” dedi.

    İkinci olarak, sermaye piyasalarındaki şirketlerin dijital dönüşümüne dikkat çeken Karagöz, dünyada da benzer şekilde küçük yatırımcı ve halka arz artışı olduğunu söyledi. Ancak, borsa ile yeni tanışan kitlenin sistem içerisinde tutulmasının kritik olduğunu vurguladı. “Bunun için yatırım şirketlerine, portföy yönetim şirketlerine ve sektörün tüm paydaşlarına önemli bir misyon düşüyor. Bu misyonu en iyi şekilde yerine getirdiğine inanıyorum. Türkiye’deki sermaye piyasalarında hızlı bir dönüşüm var. Yatırımcıların bilinçlendirilmesi için yeni teknoloji uygulamaları geliştirilmeli,” diye ekledi.

    Borsa İstanbul’un En Önemli Yatırımcısı Portföy Şirketleri

    İş Portföy Genel Müdürü Burak Sezercan, Türkiye’de portföy yönetim şirketlerinin toplamda 173 milyar dolarlık bir büyüklüğü yönettiğini ve Borsa İstanbul’un en büyük yatırımcılarının bu şirketler olduğunu belirtti. Portföy yönetim şirketlerinin son 3-4 yılda en büyük kurumsal yatırımcılar olarak devrede olduğunu kaydeden Sezercan, sektörün hızlı bir gelişim gösterdiğine ama henüz milli gelirin yüzde 11 seviyesinde bulunduğuna dikkat çekti. “Bu rakam Avrupa’da yüzde 80’lere çıkmış durumda. Sektörün gidecek daha çok yolu var,” dedi. Dijitalleşme ile ilgili de şunları ekledi: “Yatırım fonları, iki bacaklı bir iş. Yönetim tarafında yapay zeka ve diğer teknolojilerden faydalanıyoruz. Ancak, operasyonel büyümeyi yönetecek teknolojik altyapıların oluşması gerekiyor. Aksi takdirde, yatırım yapmayan şirketler sadece kendilerini değil, ülke genelinde de işin büyümesini tehdit edebilir.”

    Dijital Altyapının Finansmanı Sadece Sermaye Piyasasıyla Sağlanabilir

    Topkapı Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Emre Alkin, üretimin önemine vurgu yaparak, “Fabrikasyon faaliyetleri tek başına yeterli değil, 21. yüzyılda büyük bir ekosistem var ve sermaye piyasaları bunun merkezinde duruyor. Dijital tarafa geçtiğimizde bocalamalar yaşıyoruz. Gerekli dijital altyapının finansmanını ancak sermaye piyasaları ile sağlayabiliriz. Bu sağlanırsa, gelişmiş ve gelişen ülkeler arasındaki farklar kapanabilir,” dedi. Alkin, “Sermaye piyasalarının önünü açacak olan öngörülebilirliktir ve bu öngörülebilirlik dijitalleşme ile sağlanabilir. Önümüzdeki 10 yıl içinde sermaye piyasaları ve dijitalleşme birleştiğinde şirketlerin cironun yüzde 24 üzerine çıkma ihtimalleri artacak,” şeklinde sözlerini tamamladı.